deliyimben tarafından mimlendim :) ömrüm hayatımda aldığım ilk mim. mimlenmek nedense kötü bişey gibi kalmış aklımda. 'mimlendim artık onu, birdaha asla güvenmem!' gibi laflar geliyor aklıma. neyse ben mutlu oldum ama şimdi. yazdıklarıma yorum yapılmasa da takip edildiğimi gösterir bu :)
gelelim kalbimde kocaman iz bırakanlaraa...
kalp değince aşk geliyor insanın aklına. aşk deyince de o insan bensem tabiki DENİZ geliyor aklıma. Deniz Yılmaz Kurban grubunun solisti tanımışsınızdır gerçi artık ama unutma ihtimaline karşı hatırlatayım. yakın zamanda somutlaştırdığım bir insan kendisi. çok uzun bahsetmeyeceğim zira saçma bir hadise bu platonik aşk. naletler olsun ki köpekler gibi de seviyorum, kurtulamadım bu beladan. ismini duyduğumda içimi titreten tek insan olmasından ötürü koskocaman bir lekedir kendisi kalbimde. 6 yıllık bir geçmişi var bu platonik hadisenin. kendisini görmeden şarkılarıyla başladım onu sevmeye. ya nedir, kimdir bu şarkıları yazan Deniz Yılmaz dedim de öyle gördüm yüzünü. (albüm fotoğraflarından tabiki) sonra kendimce bir karakter yarattım o şarkıları yazan adam için. tabiki bir erkekte aradığım tüm karakter özelliklerini ince ince işledim o şahsa. bir baktım putlaşmış! eheh :D röportajlarının hiç biri de yanıltmadı beni, itmedi. ettiği her kelimeyi suratımda beliren kocaman şapşal bir gülümseme izledi her seferinde. deli gibi kıskandım çevresindeki her dişi varlığı. röportaj yapan her hatuna ayar oldum. biraz lise tripleri bunlar farkındayım 'AAJJKKUUMM DENNIIZZ!!' muhabbetleri. ama hiç öyle olmadı. karekteristik özelliğim bu vahşi kıskançlıklar, çok yapıyorum :/ neyse bu aşk ancak tanıştığımızda yapacağı falso hareketlerle biter dedim hep. belki de biraz umut ettim öyle olmasını. lakin olmadı, olmayacağını biliyordum. (kurban konserini ve denizle aramızda geçen diyalogları başka bir yazıya saklayayım yoksa konu sapacak) facebooktan mesajlaşıyoruz denizle. ona yıllardır böylesine kör kütük aşık olduğumu bilmiyor. havadan sudan muhabbetler, geyik çeviriyoruz sadece. evlenip barklansam da hep çok özel olacak o benim için. ve her birinde kendimden birşeyler bulduğum şarkıları... (o evlenmediği sürece tabii!! düğünü basarım yeminlen!! ben denizi tanıyorsam evlenmez ama. )
(alkol almadan devam edemeyeceğime inandırdım kendimi. yılbaşı gecesinden kalan yarım vodka şişemi çağırdım, kolayla içli dışlı yaptım onları, yudumlayarak devam ediyorum)
eray: 10 ay önceki son sevgilim (ondan önce de sevgilisiz geçen bi 3 yıl var!)
lise hazırlıktan beri tanıyordum aslında erayı ama nasıl nefret ederdim. çok popülerdi dedikoduları dolaşıyordu ağızdan ağıza. her duyduğumda 'ııyy salak' derdim. fen lisesinde benden bi üst dönemdi. aynı kampüsteydi okullarımız. (lise 2 de ben diğer anadolu lisesine geçinceye kadar) elektro gitar çalıyordu. ben de o zamanlar o işin içindeydim hem çalıyor hem de vokal yapıyordum. kampüs içinde de stüdyosu olan tek okul bizdik. o stüdyo da bizim müdüre yalvarışlarımızın meyvesiydi. dandikten bi baterimiz bile vardı içinde. (tüm bunların konuyla hiçbir alakası yok tabi) ister istemez aynı ortamlarda bulunurduk hep. Deniz'e çok benziyordu aynı bonus saçlar, giyim tarzı falan ama hiç çekici gelmiyordu bana aksine iticiydi bile. lise sonda yakın bir arkadaşımın sevgilisinin kankasıydı ve ister istemez aynı masada oturup sohbet eder olduk. derken karşılıklı elektrik alışverişi olmaya başladı. hakikaten afilli laflar ediyordu. beni etkilemenin bir numaralı yolu da zeki tavırlar zaten. oha lan akıllıymış bu çocuk epey dedim içimden. neyse numaramı almış bi akşam mesaj attı 'ben galiba sana aşık oluyorum' diye. adı falan da yok şapşalın. kendinden o kadar emin ki! neyse o gün çıkmaya başladık. ertesi gün buluştuk ve elimi tuttu hemen. daha önce kimse elimi tutmadı ve bunu biliyordu, tabi ayar oldum ben buna ne şimdi bu lambır lumbur diye. sonradan çok güzel bir duygu olduğunu farkettim. size göre çok basit bişey belki ama benim için değerliydi sevdiğim adamla el ele olmak. uzun uzun parmaklı çok güzel elleri vardı ayrıca. (bi erkekte en çok dikkat ettiğim şeylerden biridir) 'daha önce senin kadar zeki bir kız arkadaşım olmadı hiç benim, bahsettiğim herşey hakkında bir birikimin var. çok fazla şey paylaşabiliyorum seninle bu yüzden daha çok seviyorum seni.' demişti bana. annesine de 'hayatıma girebilecek en iyi kız arkadaşa sahibim şuanda.' demiş. eve erken gittiğinde 'aybüke mi tembihledi erken dönmeni' diyordu annesi. (erken dediğim 9, 10) benim annem de onu biliyordu.
beni ilk öpen de o oldu belki de o yüzden de ayrı bir yeri var benim için. ama serserinin önde gideniydi. her gece içerdi ve onun bunun evine gider sızardı. öğlen saat 2'ye 3'e kadar cevap vermezdi mesajlarıma. deliye dönerdim evde. belayı pek severdi çünkü. paso milletle kavga edip suratı yara bere içinde, gözü mor gelirdi yanıma. öldü mü kaldı mı hapse mi girdi onun tasasına düşerdim. beraberken çok iyi vakit geçirdik . seviyordum gerçekten. ama beni çok üzdüğünün o da farkındaydı. çok yıpranıyordum serserilikleri yüzünden. sevgimiz bitmeden ayrılmaya karar verdik. fikir ondan çıktı aslında 'sana daha fazla zarar vermek istemiyorum' dedi. onayladım bende. o gece mesajlaştık. saatlerce ağladım hıçkıra hıçkıra. yastığımdan göz yaşı damlayacaktı sallasam. 'kim tutacak şimdi benim elimiiii!!' diye ağladığımı bile hatırlıyorum ilerleyen saatlerde. ahahah xD keşke seni bu kadar çok sevmeseydim dedi o gece. hayatından çıkmamamı istedi ama tabiki yapmadım. bir hafta sonra sürekli oturduğumuz kafenin yanındaki otururken ben, bi kızla el ele geçti. kendimi hiç o kadar kötü hissetmemiştim. ana avrad sövdüm. bana yapılmaz o çünkü. hakedecek en son insanım ben onu. eylül ayında mesaj attı gecenin 4ünde 'yaptığım eşeklikler için özür dilerim beni affet' buuu!! 'bu mesajı yazarken gerçekten seni affedeceğime inandın mı? ilginç!' yazdım sadece.
(bu yazıyı 5 saatte tamamladım! ıssız adamların hepsinin sonu aynı olsun, hep ıssız kalsınlar lütfen!!)
20090105
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 fikir fıtlatımında bulunulmuş:
Yorum Gönder