20100331

0

cuma günü annem ve halam gelecekler, pazara kadar benimleler diye sevinirken bugün annemin hastalandığını öğrendim. acile götürmiş babam. çok üzüldüm. hatta annemle konuşurken ağladım bile. sesi çok kötü geliyordu.
inşallah yarın akşama kadar iyileşir.

yorum yazmıyorsunuz bari dua edin benim için lan.

kedime hamsi aldım bugün. pişirdim, bayıla bayıla yedi, ben de anası olaraktan pek mutlu oldum. gerçi mutfağım leş gibi koktu ama olsun havalandırıyorum. geçer.

boğazıma kadar ödeve gömüldüm. birini teslim ediyorum bir başkası çıkıyor. hepten kafayı yiyeceğim.

sağım, solum, önüm, arkam 'Kurban'!

bu kadar...

20100330

0

ve 'uyu da güzelleş' bir bahane bence.
insanların ciddi anlamda büyük bir kısmı uykuda güzel zaten.
konuşmuyorlar çünkü.
düşünüyorlarsa bile o düşüncelerle başkalarına zarar veremiyorlar.

insanlar konuşurken çirkin çünkü.

baş'satan'dan (başyatan, başbatan...) başlamak üzere ben ölünceye kadar uyumalarını dilediğim insanlar listesi yapmalıyım.

hem uyuyunca güzelleşirsiniz ki.

ruh kemoterapisi pisi pisi gel pisi pisi

0

kanser de tek bir hücreden ibaret değil midir önce?
son sürat sarmalar da sonra vücudu öyle ölüme sürüklemez mi insanı?

o zaman sormayın artık bana neden durgun, neden yorgun, neden bu denli bıkmışsın hayattan diye.
işte aynı şekilde ruhumu sardı tüm sıkıntılar benim de.
yok söyleyebileceğim bir sebep.
yok tek bir nedeni.

ruhumun üçyüzaltmışsekiz saatlik kemoterapiye ihtiyacı var şu sıralar.
0

isimsiz geçen her günde aşkından bir parça koparıp 'seviyor, sevmiyor' yaptım. ve baktım ki sonunda ne aşk kalmış avuçlarımda, ne de sevgi.
şimdi söyle bana hata bende mi, yoksa beni buna mecbur eden sende mi?

20100328

tekerleme

0

mucize yaratamazsın istesen de.
mucizeler kendiliğinden olur mucize isteyen zihinlerde.
mucize zaten senin hayatına girmeyecek bir hadise
ama seni sevmiş olmamam zaten başlı başına bir mucize.

20100327

silüet

0

yanımda bir silüet
gözlerimi kapatıyorum açıyorum
yok...
bir silüet yanımda
her yerde yanımda
beyaz bir silüet...
temiz berrak bir silüet bazen yanımda
gözlerimi kapatıyorum açıyorum
yok...
bir silüet yanımda
kolları belimde
sıcak sanki
gözlerimi kapatıyorum açıyorum
yok...
bir silüet yanımda
beni kollayan sürekli yanımda
bir silüet...
konuşmuyor benimle
ama bana aşık bir silüet
her gece yanımda
gözlerimi açıyorum kapatıyorum
yok...
yalnızlığımda
bir silüet yanımda
gözlerimi açıyorum kapatıyorum
hala orada
gözlerimi açıyorum kapatıyorum
aşık olacağım adam yanımda
ne bir silüet, ne bir rüya.
0

değer vermek?
değer görmek?
sahte olmak?
dürüst olmak?
çok sevmek ama aşırı çok?
yüceltmek karşındakini, kendini prenses peri falan sandırmak?
sandırandan daha iyisini belki de bulamamak?
belki de bulmak?
kahrolmak mı?
hayatında ilk defa pişman olmak mı?
yoksa kaderine razı olup oturmak mı?
ev kızı olmak?
sperm bankasından çocuk yapıp hapse girmek?

uff!
çorba...

20100326

KURBAN- Sahip ÇIKTI!

4


sonunda beklenen albüm çıktı. hafta başında Unkapanı'ndan dağıtıma başlandı.
söylenecek tek bir söz bulabiliyorum 'taş gibi' bir albüm olmuş.

önce albümün soundundan bahsedeyim;
eski Kurban soundundan çok daha sert bir Kurban görüyoruz karşımızda bu kez. rock-metal bile diyebiliriz aslında bu albüm için.
Sahip albümünün masteringi, amerikada metallicanın masteringini yapan şirket tarafından yapıldı. sanırım albümün sertliğini tahmin edebilmeniz için en açıklayıcı bilgi bu olur.
ses gerçek anlamda çok temiz çok kaliteli geliyor kulağa. (ki laptoptan dinliyorum yani)bu da fazladan haz veriyor insana.

şarkı sözlerinin konseptine gelirsek aynı eleştirel, lafını esirgemeyen Kurban'ı görüyoruz fakat bu sefer eleştiri okları farklı yöne çevrilmiş. geleceği ve geçmişi ile dünya sorunları ele alınmış. bu sorunlara sebebiyet verenler ve verecek olanlar tabiri caizse son derece 'sert' bir diller eleştirilmiş.
Deniz Yılmaz'ın tasavvufla çok yakından ilgilendiğinin belgesi gibi albümdeki şarkı sözlerinin büyük bir kısmı.
'hem albüm çok sert diyorsun, hem şarkı sözlerinde tasavvufun izleri var diyorsun, hatun sen ne diyorsun?' diyeceksiniz bana. öyle bir harmanlamışlar ki her şeyi insanın aklı başından gidiyor. 4 tane adam nasıl bu denli kaliteli bir iş çıkarmış ortaya diye şaşıp kalıyor insan. o dört adamın ciğerini bilen biri olarak ben dahi şaşırdım işin açıkcası.

albüm tasarımından bahsetmiştim bir kaç ay evvel fakat o tasarım harikasını avuçlarımın içine aldıktan sonra bir kez daha değinmeden geçemeyeceğim. türkiye'de şu ana kadar gördüğüm en iyi albüm tasarımı diyebilirim ben kendi adama. Burak Gürpınar yaratıcılığın doruklarına ulaşmış gerçekten. 'mağşalla' diyorum.
yanlız ilk gördüğüm andan beri gözüme batan tek şey albümün kapağındaki Kurban yazısı. 'kucbun' falan gibi görünüyor kanımca. hatta ibranice bilenler için farklı bir anlam kazanacakmışcasına bir imaj yarattı bende.
ilk basımdan 1000 adet albüm sürülmüş piyasaya, ikinci basımda tasarımın biraz daha değişeceği konusunda da bir ipucu vermiş olayım sizlere.

ve son olarak albüme genel bir bakış atacak olursak; her yiğidin harcı değil bu albümde anlatılmak istenenleri anlamak diyebilirim. o denli yoğun, baştan sona zeka ürünü olan sözlerle bezeli albüm. hele ki ismail yeğ kağ ların, serdar ortaçların uğruna ölündüğü bir memlekette yaşadığımızı hatırlarsak bu albümün satış rekorları kırmayacağı gün gibi ortada. zaten en başta kendilerini bu piyasada kurban seçmemiş mi bu adamlar, o sebeple 'KURBAN' olmamış mı zaten grubun adı.

ek olarak sizden bir ricam olacak pek sevgili okuyucularım.
LÜTFEN ALBÜMÜ ORJİNAL ALALIM!
piyasa fiyatı 13.90TL D&R online siparişte 11.99TL fakat 1 hafta içinde elime ulaşmış olacağını tahmin ettiğim bir kredi kartının D&R'da %25 indirimi var. online satışlarda da geçerli ise bu indirim 9TL'ye geliyor güzelim albüm ki sudan ucuz tabirinin tam karşılığı.
13.90TL'yi fazla bulduğu için bu kadar yazı yazdıran bir albümü almaktan vazgeçenler veyahut da o kadar emeği, alın terini hiçe sayıp internetten indirmeye kalkışacak olanlar benimle irtibata geçsinler çok rica ediyorum. elimden geleni yapacağım yeter ki siz Kurban dinlemek isteyin.

ve evet fanatiğim resmen abicim. siz nasıl tuttuğunuz takımı deliler gibi savunuyor, destekliyor, tek kelime laf söyletmiyorsunuz Kurban söz konusu olunca ben de aynen öyleyim işte.
yeminle söylüyorum onlar haklarını helal etseler de, ben bu kadar kolaylık sağmışken gidip korsan indirirseniz yakanıza yapışırım öbür tarafta benden söylemesi.

nice emek hırsızlığı yapmadığımız günlere...

D&R KURBAN-Sahip albümü satış linki aşağıdadır
http://www.dr.com.tr/Search.aspx?kw=kurban&gid=00002&criteria=5&media=999

20100325

0

1 haftadır neredeyse her gün içiyorum. bu gün de dahil hatta.
aynaya bakıyorum kendimi tanıyamıyorum.
içimde korkunç bir sıkıntı...
çok korkunç...
canım çıkacak gibi böyle sanki.
hiç sevmedim bu halimi.
cenk'le barıştık.
ankara'da.
onu bekliyorum.
cuma günü moda'ya gideceğiz beraber.
eminim onun yanında kendimi çok iyi hissedeceğim.
hep öyle olmadı mı zaten?

gözlerimin altı mosmor. eroin bağımlısı gibi görünüyorum.
psikiyatra gitmem gerekiyor artık. artık gitmem gerekiyor yani.

20100319

sen

3

özlemiyorum ki seni.
gelmeni eskisi kadar çok istemiyorum artık. ben halihazırda bu kadar yıpranmışken seni de bu keşmekeşe dahil etmek istemiyorum.
ve uzaklaştım da...
sensizlik de yoruyor insanı, sensizlikte karşıma çıkan insanlar da.
elimi uzatacak takatim kalmadı sana. uzansam dokunacağımı bilsem de yapabileceğimi sanmıyorum artık.
seni düşleyerek uyumuyorum artık. neye benzediğini hayal ederek mutlu olmuyorum. kimlesin nerdesin ve en önemlisi sen kimsin çok da önemsemiyorum. paylaşabileceğimiz sonsuz saniye geride kalmışken ve tüm hızıyla yenileri eklenirken yokluğumda ne yapıyorsan gelecekte de öyle devam et.

şefkati de bulurum, aşkı da bulurum, tutkuyu da bulurum, eğlenceyi de bulurum sensizlikte. varsın tek bir kişide olmasın hepsi de ne yazar bu saatten sonra, hepsini toplar yine bir sen bulurum ben derinlerimde.

gelirsen yalnızlıkla aldatacağım seni o yüzden istemiyorum artık, dedim ya gelme.
çocuğumu da vakti gelince yaparım ben kendi kendime.
hiç de bilmeyeyim zaten senin adın ne.

20100317

Depozitolu hayatlar

0

şu anda sahip olduğumuz her şeyin depozitolu olduğunu bilmek sinirime dokunuyor.

yaşadığımız bu hayatın, ailemizin, sevgilimizin, aşklarımızın, dostlarımızın, dostluklarımızın hepsinin hiç bilmediğimiz bir iade günü var.

belki daha yaşamak istiyorum? daha yaşayacağım bir dolu şey varken ruhumu bedenimin içinden çekip alman adil mi?

babamı benden alırsan koltukta uyuyakaldığımda kim kucağına alıp yatağıma yatıracak beni?
kim öyle taparcasına sevgiyle bakacak gözlerimin içine annemi benden alırsan?

bedenimin içinde ruhum lime lime edilirken o acıya nasıl katlanacağım tek başıma? nasıl ağlayacağım dostlarımın omzu olmadan?

ve eğer kalbimdeki o aşkı alırsan söyle nasıl yaşayacağım bedenimin depozitosu doluncaya kadar?

iade sonucu elde edeceklerim çok daha güzel olsa bile ben en can acıtan haliyle yaşamaya razıyım şuanda sahip olduklarımın.

hayatınızın depozito süresi bol olsun gençler...

20100316

0

benim hayatım hep böyle kargacık, burgacık, inişlerle, çıkışlarla dolu olsun zaten.

'deniz' muhakkak bir yerlerden çıkıp kendini hatırlatsın hep.

aferin.

çok gerginim.
nerde benin passifloram hüleyn?!
0

kendim ölünceye kadar ölümü kabullenemeyeceğim!

'niye? hayat işte bu.' diyemeyeceğim. hiç hiç hiç.

sen sevdiklerimi koru.

20100314

0


biri daha ölmüş tanıdığım. daha 22 yaşında...
ölecek o kadar adam varken ölmemesi gerekenlerdendi.

beni yoran herşeyi, herkesi fırlatıp attıktan sonra kafama göre yaşamak istiyorum. niye yoruluyorum? ne için yoruluyorum?
hayatımı geleceğime yatırım yaparak geçirmedim mi zaten?
peki ya bir geleceğim yoksa?

bir süredir sallantıda olan tabularımı bu günden sonra yıkıyorum.
vatana millete hayırlı olsun.
0

salak gökhan'mış gecenin o vakti gelen!
mal adam!

nevizadede demlenmiş. cebinde 5 kuruş para kalmamış, taksimden o çulsuz haliyle kadıköye dönmüş. telefonunu kaybetmiş üstüne.
bir de bana çemkiriyor 'götüm dondu soğukta' niye açmadın kapıyı diye.
tam mal adam işte.

ay delirdim!
6

gecenin 4 buçuğunda kim gelir tek başına yaşayan bir kızın evine?
bir de ısrarla kapıyı çalar en aşağı 20 kez...

kısa saçlı bir erkek. 5 numara falan belki saçları. üzerinde siyah bir ceket, ceketin içinde kırmızı V yakalı bir kazak vardı.
boyunu bilmiyorum çünkü kapının dürbünü aynalı dürbün. kestiremiyorsun...
evime gelme ihtimali olan insanların %90ında telefon numaram var.
8692 kere kapıyı çalmak yerine beni uyandırmak için ararlar.

korkuyorum!

ritim bozukluğu ve panik atağı olan biri için fazla ağır atraksiyonlar bunlar.
gerçekten, sol tarafım ağrıyor.

şayet sabaha çıkamazsam bu hadiseden kendini mesul tutacaklar, kendilerini mesul tutarlarsa iyi yaparlar. evet.

NOT: inanırım. kelebeğin ömrü zaten 2 gün.

20100313

0

Bir miktar alkol ve ürperti alıyorsun, kelimelerin karardığı peşin hükümlerde...Şahsi sevişiyorsun şiddetin bütün bitki örtüsüyle...Gözlerin ucuz, tutkun ucuz, direncin ucuz tehlikeli bir yalan gibi duruyorsun, ruh yoksulluğunun harikulade iskeleti üzerinde...

20100312

3

ve ve ve...
güzel kokan insanlara karşı müthiş bir zaafım var!

ne de güzel gece

0

2 arjantinin üzerine seyyar köfteciden gecenin 3'ünde yenilen o köftenin tadı...
üzerine içilen o çay...
ve hepsinin üzerine yakılan o enfes sigara...

herşeyden önemlisi yanındaki o memleketin insanının sıcaklığı, korumacılığı... seni buram buram saran o hiç sahte olmayan erkek imajı...

çok güzel bir gece yaşamak kadar güzel bir şey olamaz bu hayatta!
uzun süredir mutlu olmadığım kadar mutluyum ki...

20100310

0

gözlerimi araladığımda yanımda seni göreceksem uykuyu bile severim ki ben.

bir sabah olacaksın yanımda biliyorum. sonra hep, hep, hep olacaksın...

20100309

0

ondan sonra 'sigarayı ne zaman bırakıyorsun?'
böylesine traji-komik bir filmde başrolü tek başıma üstlenirken cebimden alkol matarası çıkarıp çıkarıp fondiplemediğime şükredin. doyumsuz ve tatminsiz yaratılış numuneleri.
0

-hanım kızlar küfretmez!
-niye?
-ayıptır çünkü.
-peki ben küfredince niye herkes gülüyo o zaman? ayıba gülünür mü?
-o gülenler de terbiyesiz çocuklardır o zaman.
-bana ne ben etcem! yerinde ve zamanında ettiğinde güzel oluyo.
0

Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?

Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını t...aa içimde hissetmek.


Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?

''Seni seviyorum'' sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.


Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?

Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek...


Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?

Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.


Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?

Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana... Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek... Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.


Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?

Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak... Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.


Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?

Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.


Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?

Nereden bileceksin?

Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi... Isırmazdım dilimin ucunu... Özlemezdim seni yanımdayken.Kıskanmazdım.


Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda... Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda serhoş olmazdım.


Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize... Ve her kulaçta haykırırdım seni..


Ama sen hiç benimle olmadın ki...
YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN...

Can YÜCEL


Can Yücel en yalın haliyle döküvermiş her şeyi satırlara. cümle kurmayı bırak, söyleyebileceğim tek bir kelime dahi yok bu satırların üzerine.

20100307

bir varmış bir yokmuş

1

sercanım!

ağlama diyemem ki sana. sen kahramansın, kahramanlar ağlamaz diyemem ki.
belki parmaklarımla silerim gözyaşlarını, ama acılarına ulaşamam ki.
o kadar acınasıyım ki koşup yanına bile gelemiyorum gözyaşların ıslatsın diye omuzlarımı. güvenemiyorum ki kendime. dayanabileceğime inanmıyorum seni canın yanarken bir köşeden seyretmeye.

geri getiremem o huysuz pamuk adamı. ama yarattığı boşluğu avuçlarıma alıp arkamda saklayabilirim belki. belki o zaman daha az yanar canın...
belki...

keşke elimden daha iyi bir şey gelse...
0

iki tane şeytan tüyüm var.
biri ensemde biri böğrümde.
seviyorum ben onları, çok seviyorum.

isimleri bile var.

söylemem.

20100306

0

dün gece bende iken bana ithafen aşağıdaki yazıyı yazan adamı seviyorum ben.
istanbulu çekilir kılan başlıca etkenlerden biri o adam.
'olmasa ne yapardım' diyeceğim insanlardan.
onunla konuşmayı, vakit geçirmeyi, ortamlara akmayı ve yemek yemeği seviyorum.
her şey bir yana en çok onunla uğraşmayı seviyorum. ne yaparsam yapayım gıkını çıkarmaması yada çok sevimli çıkarması hoşuma gidiyor.

zor zamanlarımda gözümden yaş gelircesine güldüren bir kaç insandan biri.
sercanım ay lev ye tu dı end!

sana

0

benim, insan olmaktan ileri geldiğini düşündüğüm, ''insan'' a üzülme vasıflarım var. arkadaşıma belki düşmanıma belki kel alaka bir insana... gariptir... bir işi kenarından köşesinden tutup, sırf seni mutlu etmek adına baştan çizip sana göre şekillendirmek, baştan yaratmak hislerim var. çünkü ben insanım. çünkü dediğim gibi insan olmaktan gelen bu dürtü, sana yepyeni bir hayat bahşetme arzusu devşiriyor ta derinlerime. mutlu olmanı istiyorum. mutlu olmak? neye göre, kime göre, her nasıl olacaksan ama sadece sana göre. sana yakışacak şekilde ve sana özel. çünkü bu benim bahşettiğim mutluluk ve bu sadece sana bahşedilen mutluluk...
yaşam herzamanki gibi her birimizi toza dumana karıştırıp sıradan yapmaya çalışacak. bazılarımız direnecek. bazılarımız teslim olacak. sen benim kıymetli bildiğim insan her zaman yerleşmiş bu yanlışa başkaldıracaksın. şu vakte kadar beni yanıltmamışsın. şu vakte kadar senin ağzından işittiğim sağlam gerçeklerine her zaman inancım tam. bu yüzden biliyorum ki sen en' leri hakeden nadir ''insan'' lardansın. bu yüzden sen o kıymetli sonu, deli gibi çaba sarfederek çoktan hakkettin. sen, deli gibi diye tabir edilen şeyleri çoktan hakkettin. sen yalnızca gerçekleşmesine ramak kalmış biricik hayallerinin sabırsız takipçisisin.

morchee

20100305

2

alkollü iken insan üstü varlıkların fotoğraflarına bakmaya utanmıyor muyum ben?
hele ki şevval sam 'benzemez kimse sana' derken. cık cık cıkk!

aşık oldum diye gelme bana kadın!

süper kahramanım sercan ve ev arkadaşı muhi gelmekte şuan.
kadıköy gecelerinde arayın beni bebeyim...
0

(Üzülme),
der Mevlana ve devam eder:
Bir yandan korku, bir yandan ümidin varsa,
iki kanatlı olursun,
tek kanatla uçulmaz zaten...

Sopayla kilime
vuranın gayesi kilimi dövmek değil, kilimin tozunu almaktır.
Allah sana
sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır.

Niye kederlenirsin? Taş taşlıktan
geçmedikçe parmaklara yüzük olamaz.
Yüzük olmak dileyen taş, ezilmeyi yontulmayı göze almalıdır...


ne de güzel geldi gece gece...

okumayı çok boşladım. kızıyorum kendime!

XX kromozomu hakkında ipuçları

0

erkekler o kadar garip yaratıklar ki...

zekasından etkilendiklerim oldu ama hiç biri, bir kadının mantığını çözemediler. halbuki XX kromozomlarımıza bağlı olarak en zeki hatunun bile sahip olduğu, çıkış kapısı olacak ip uçları vardır.

misal bir kaç dakikanı ayırıp düşünebileceğin ufacık jestler hatun kişiyi mutluluktan öldürebilir.
ona onu düşündüğünü, onun senin için değerli olduğunu hissettirecek küçücük şeyler...

hatun kişiyi gözüne kestirdin fakat bir türlü dikkatini çekemiyorsun. farzedelim ki aynı okuldasınız. sabah biraz erken gidip masasının üzerine bir çiçek bırak. bir kaç gün sadece çiçek olsun. daha sonra çiçeğin altına notlar iliştirmeye başla. kendin hakkında ip uçları veren ve onun ruhunu okşayıcı şeyler... (bir parça yaratıcılık gerektirecek tabi bu er kişi için.) eğer ruhu içinde çürümeye yüz tutmadı ise zaten o da senin için not bırakacaktır masasına ve seni yönlendirecektir. bence güzel bir başlangıç...

hatun kişiyi kendine küstürdün mü? (aferin iyi yapmışın!)
hiç beklemediği bir anda karşısına çık. (yanında onun için anlam ifade eden, onu mutlu edeceğini düşündüğün bir şey bulunması daha etkileyici olur.) haftanın belli günleri, belli saatlerde gittiği bir yer varsa onun önünde bekle mesela. ya da x günü için yaptığı plandan haberdarsın, diyelim 7.15 vapuru ile karşıya geçecek. git iskelede bekle. evini biliyorsan okuldan dönüş saatinde kapısının önünde konuşlan. (tabi ailesi ile kalıyorsa bu alternatifimiz biraz risk arzediyor.)

gerçekten bunlar önem arz eder hatun kişisi için. duygusalitemizden ve (duygusalite ne lan!) romantik filmlere olan düşkünlüğümüzden ötürü bu tip inceliklere tav oluruz. 'ay gerizekalıya bak!' diyecek kadar 'gerizekalı' ise recep ivedik'i promosyon olarak vericem zaten ben ona. söz.

aylardır yazmayı planladığım yazılardan biri idi. hatta bir yazımın altına not düşmüştüm sanıyorum 'hatırlatın aklımda ele almak istediğim bir kaç konu var' diye. bir allahın kulu da hatırlatmadı orası ayrı dava.
bazen 'günlük' formatından çıkıp böyle yazılar yazmak da rahatlatıyor.
ama siyaset yok! ı ıh!
ağzımı açıp, gözümü yumuyorum ondan sonra bir daha kapatamıyorum ağzımı.

şöyle de bir dip not düşeyim; ciddi manada öküzlük edip, kendine sövdürecek kadar çileden çıkardı isen kızcağızı yukarıda yazdığım şeyleri yapmayı aklından bile geçirme. eğer cidden aklı başında bir hatun kişisi ise uçan tekme ile aklını başından alır benden söylemesi.

20100304

kendini kıskanan?

0

hassss!

kendimi çözdüm bir kaç dakika evvel.

ben kendimi kıskanıyorum arkadaş!

nasıl lanet bir kuramdır bu böyle yahu. düşündükçe sinir oluyorum kendime.
ne gereği var şimdi kıskançlığın? normal bir bireyde ego olarak gelişir bu hadise. bende niye bir garip böyle?

herkesden, her şeyden kıskanıyorum resmen.
bunu çok net hissedebiliyorum düşündüğümde.

o değil de bir gece ansızın kendimi öldürmeyeyim?

'hasss!' dan sonra bir de 'pesss!' demek istiyorum kendime. kıskançlığın da bu kadarı...
zirve budur, doruk noktasındayım olayın.

20100302

0

bugün kızlarla girdiğimiz bijuterideki adam beni naz elmas'a benzetti. bir de üstüne bir ton iltifat etti. ağzımın iki kenarı ensemde birleşti sanırım o sırada. koşup adamı kucakladıktan sonra kendi etrafımda döndüresim geldi.

bu gaz bana 6 ay gider sanırım. (6 ay sonra da biri nichole kidman'a benzetse hiç fena olmayacak.)

20100301

0

neden bugün varsın yarın yoksun?
0

bir de;
büyükler bebeklere niye 'çirkin ol bahiim' diyip de onun dudaklarını burnuna çekip, yüzünü buruşturmasını seyrederler?

büyüyünce zaten çirkin olacak o çocuk.
0

anlamını bilmediğim, yazılımını garip bulduğum kelimeleri bir de tersten okuyorum belki öyle anlamlanır diye.

öff uyu be kadın!

aşk

0

önce gözlerim sevecek onu en ince detayına kadar,
sonra kulaklarım sevecek sesi kulağıma her çalındığında,
ardından burnum sevecek ciğerlerimi onunla doldururken,
ve ellerim sevecek her dokunuşunda tenine.

işte o zaman aşık olacağım ben,
o zaman bileceğim aslında aşk nedir.
ve o zaman ilk defa birine ait olmak ne demektir hissedeceğim;
mantığımla, duyularımla ve hislerimle...

şimdi bir kere daha düşün...

hiç aşık oldun mu sen?