20090828

bu yazıyı 'ben' mi yazdım bilmiyorum ama yine de ben yazdım

2


sevgili hayat her zamanki tarzıyla hitap etmeye devam ediyor bana. önce bol keseden, gani gani verip çat diye bir anda kesiyor umarım bir sonraki geri alma aşamasına geçmez.

haliyet-i ruhiyem öyle bir hal aldı ki hallenmiş gibiyim bu sıralar. kötü olduğum negatif olduğum olmuştu ama böylesine duygu karmaşasına düşüp hiç bişey düşünemez hiç bir şeye tahammül edemez hale gelmemiştim. tamamen boşladım herşeyi. korkunç bir delilik hali söz konusu. bu hali düşündükçe dahi delirecek gibi oluyorum üzüntü yada sinir gibi hissiyatlara kapılmıyorum. nerdeyim acaba. bulup çıkarmak istiyorum birşeylerden kaçıp kopmak için biryerlere saklanmış beni. içimde olduğunu biliyorum ama bu defa öyle bir gizlendi ki hiçbir mutluluk hiçbir heyecan yetmiyor geri dönmesine ki o mutluluğu heyecanı da hissedemiyorum o olmadan.

sevgilim, evim ve okulum var evet. yok denemeyecek kadar var hepsinden de. isyankar ergen triplerinde değilim hiç değilim. memnunum hatta ama mutlu değilim. mutlu değilim tamam üzgün de değilim.

bu denli hissizleşmek hızla beni kendimden soğutuyor.

yazmıyorum, çizmiyorum. hiçbiri içimden gelmiyor, elim gitmiyor. diyorum ya bir boşlamışlık var ruhumun her yerinde.

depresyon teşhisi konduğu çok oldu ama hiç biri bu denli yoğun yaşanmamıştı sanırım. nasıl reset atsam ne kadarına reset atıp neresinden başlasam bilemiyorum. kim yardım edebilir kim ruhumu şöyle bir ters yüz edip silkeler de kıyıda köşede kalmışlıkları birleştirip 'hadi şimdi yeniden...' der bana hiç mi hiç bilmiyorum.

hissettiriyor muyum peki? hayır. mümkün olduğunca az hatta. bilinçli olarak olmasa da alışkanlık olduğu için yapıyorum bunu.

korkunç kötü pis şeyler yapmadan kendime gelmeliyim. her zaman olduğu gibi bunu yine benim yapacağım ayan beyan ortada.

'senin derdin kendine, kimden ne fayda gördün söyle' diyenin var bir bildiği hatta pek çok bildiği var. neyse...

20090820

0

bir merak edin noldu deyin bi yahu?
kaç haftadır yazmıyorum!
ölsem, kalsam...

not: blogumu okuyorsunuz diye beni koruyup kollama mesuliyeti yükledim yanlız her birinize! ('her biri' ayrı mı yazılıyor ki?)

20090808

ağustos pek hoş geldin haa

0

hey noluyor?
ağustos ayı da tam gaz geldi. daha 1 hafta olmasına rağmen gayet memnun edici gelişmeler yaşanıyor hayatımda.
önceliği üniversite öğrencisi olabilmiş olmama veriyorum. sonra çocuğun biri ekledi metroda görmüş beni bilmem ne o şekil bir aksiyon girdi hayatıma daha sonra sevgili denzo 'nerdesin sen yahu?' şeklinde bir sual yöneltti bana ve kendimi bir kez daha tebrik etmemi sağladı. bir süre arayıp sormayınca aklına düşürebiliyormuşum kendimi eheh.
1 buçuk yıl kadar önce yollarımızı ayırdığımız hayatım boyunca kendime en yakın hissettiğim insan feysten eklemiş beni. yollarımız ayrıldığından beri hiç konuşmadık ki bu hadisenin gerçekleşme sebebi benim yakın arkadaşlarımdan olan kız arkadaşının benimle görüşmesini istememesi ve benim mal eski erkek arkadaşımın emreye (o bahsettiğim şahıs işte) beni kastederek verdiği 'senin için doğru insan o, bulmuşken kaybetme siz birbiriniz için yaratılmışsınız' tarzı nasihatinin o yakın arkadaşımı kıskançlık krizlerine sokması. ne alakaysa. eski erkek arkadaşım dediğim daha önce de bahsettiğim gibi ayyaş serserinin teki yani. içip içip saçmalayan bir insan. sonuç olarak o yakın arkadaşım dediğim hatunla bu olayı öğrendikten sonra 1 kere görüştük onun ısrarı üzerine, onda da sıçtım sıvadım ağzına yüzüne.
bu yakın arkadaşım dediğim hatun emrenin kankasıyla aldatmış emreyi ki çocuk da yakınım sayılır. ondan öğrendim olan biteni. tabi emre küsmüs çocuğa haklı olarak. ama çocuk kasıtlı olarak yaptığını söylüyor. en başından beri bi cacık olmaz bu kızdan diye başının etini yediğini emrenin dinlemediğini eline geçen ilk fırsatta hatun buna saldırınca emrenin iyiliği için böyle bişey yaptığını söylüyor. ki o da ilginç bir yaklaşım.
zamanında canımı çok yaktı bu emre bilmiyorum nasıl karşılarım bu girişimi güveneceği hiç kimse kalmamışken yanında. ne çok zalim olurum ne de 'heh yaa ben de 1 buçuk yıldır bu anı bekliyordum' modunda olurum sanırım.
öyle...

NOT: ohh yağmur da başladı ne uyunur şimdi..

20090805

cızıkdırttırdığım

5




ahanda buyrun ilk renkli çalışmam.


kendisi deniz yılmaz olur.


çizdiğim ilk karakalem portre de kendisine ait olduğu gibi ilginç bir tesadüf eseri ilk renkli çalışma da kendileri oldular :)
yukarıdaki fotoğrafından esinlenerek hayal gücümle yoğurmak suretiyle elde etmiş bulunmaktayım bu nacizane insana ait sanat unsurunu.
o üzerindeki çizgili kazaktan var kendilerinde hatta sağdaki resimde de o var üzerinde ama azıcık daha aşağısındaki renkleri kullanayım dedim ben.
seviyorum o kazağını!

20090804

1

yok yaa tamam ben anladım anlayacağımı. benim bu blogda iş yok. ben edebiyata sarayım aşk şiirleri falan yazayım yada spor yorumcusu olayım yada ne bileyim diyet listeleri vereyim platesle kaç kilo verip nasıl sıkılaştığımdan söz edeyim.
deniz kızı bloguma bir dergiden yayın teklifi gelmiş. yok artık dedim yaa. öyle kendi halimde ilanı aşklarım, ruhsal gel-gitlerim falan var. salak salak 'küstüm bugün sana...', 2 gün sonra 'ama yapamıyorum, barıştım tamam ben sana aşığım...' gibi muhabbetler sürekli.
ben anlayamadım, çözemedim bu blog işini.
neyse sevgili okurlarım sizleri seviyorum ben...

NOT: an itibariyle bahçeşehir üniversitesi öğrencisiyim. ama inşallah şimdilik. 1 ay kadar sonra mimar sinan öğrencisi olmam dileğiyle...
dimi?

20090803

'bahçeşehir' varan 1!

2

bahçeşehir üniversitesi endüstri ürünleri tasarımında 4. asilim. bu demek oluyor ki istanbul'dan dönüş yok.
buradayım artık!
gerçi henüz 'evet %100 burslusun' demediler. aramadım. ama ilk 5'e yada 6'ya burs veriyorlardı. almış olmalıyım diye düşünüyorum.
hadi bakalım tavlamayı başardın beni istanbul ama evlenme teklifini kabul etmedim henüz.
anlaşalım sen mimar sinanı bana ver ben de seninle evleneyim. fifti fifti?
nasıl teklif?

isyan!

1

öksürürken touch pad yüzünden saçma sapan yerlere tıklıyorum. virüs girecek bilgisayara yaa!
hem benim niye bir jim carrey'im yok ki. muhteşem bir çift olurduk biz!
ayrıca biri ojelerimi silip tırnaklarımı kesip yeni oje sürse süper olacak. pençe gibi oldular!
hem diğer 2 blogumu izleyip bu blogumu niye izlememe kararı alıyor insanlar. ben onlar izlensin diye açmadım ki öyle bir anda kusuveriyorum kayıp prens ve denize. çok eğlenceli olduklarını düşünmüyorum. esas hayat hikayem eleştirilerim burada. aaaa!
2 yıldır tatile gidemiyorum. bende tam pansiyonun nimetlerinden yararlanıp kilo almak istiyorum!
karıncalarla evimi paylaşmak da hiç hoşuma gitmiyor, derhal taşınmalarını istiyorum!
havalar da bu kadar sıcak olmak zorunda değil!

şu yetenek sınavları derhal bitmeli aklımı kaçırmak üzereyim!

20090802

insan'sız'lık

0

her haltın boku çıktı artık.
insanlar iki ayrı uçta hep ya aşırı iyiler saf denilebilecek kadar (ki bunlar azınlıkta) yada aşırı kötü, fettan, art niyetliler. ortası yok denecek kadar az bunun.
ya tarikatçiler çarşafa bürünüp geziyorlar yada her halt piyasada giyinmesen de olur denecek kadar çıplaklar. ya aşırı dinciler yada ateistler.
ya hiçbirşey görmediklerinden çok açlar, karşı cinsi gördükleri anda kendilerini kaybediyorlar yada günde 3 5 farklı insanla aktivite içinde oluyorlar.
insan yada insanlık kavramı kalmadı.
başkasını düşünen insan ise yok denecek kadar az artık. herkes kendi derdinde. birilerini ezip üste çıkma bir numara olma popüler olma çabasında. hatta 'üst' kavramı yokken dahi sırf ego tatmini için kullanılır hale geldi bu ezme politikası.
kimse dönüp özüne bakmıyor ben kimim hatalarım neler demiyor. sadece etrafındakilerin yanlışları onları alakadar ediyor.
tahammül edilemez bir hal aldı artık herşey. bu toplumun içinde hala güzel kalan şeyler için savaş vermek anlamsızlaştı.
gerçekten 21 aralık 2012 benim için şuanda en büyük umut ışığı. sizlerle yaşadıkça her geçen gün biraz daha tükeniyorum.
hata bendeyse eğer, doğru olan sizlerseniz, olunması gereken oysa ben de öyle olayım artık...
ben de 'yaşamak istemem artık aranızda' diyeceğim fakat niye size terkedeyim dünyayı. biraz daha boka sokun diye mi?
diyorum ya tek umudum 2012. umarım beklentilerimi karşılar.

20090801

0

ondan sonra sevgili albino kelebek temanı değiştirsene, arka fonun rengini açsana...

al işte mimar sinanın sınavına 3 hafta kala arkadaşımı kaybediyorum yaa!