20090528

şeytan tüyüsü


ve buradayım.
evet geldim. bilgisayarım birkaç gün önce elime geçmiş olmasına rağmen yazmaya fırsatım olmadı ki açıkcası yazacak öyle sağlam yaşanmışlıklar da çıkmamıştı eheh.
hazırsanız başlıyorum...
27 mayıs 2009 itibariyle YTÜ'deki festivalde KURBAN ve ÇİLEKEŞ sahne aldı ve tabüküne ben de oradaydım. konserden bir gün önce işi sağlama almak maksatlı 1gün önce cumhur'la (çilekeşin bateristi) ve burak'la (kurbanın bateristi) konuştum. kulisi nasıl bulurum nerededir bu kulis vs tarzı sorular sordum cevaplarımı da aldım. (deniz hıyarına da mesaj attım amma ve lakin lutfedip cevap yazmadı paşa beyim)
festival alanına daldık ve olabildiğine boktan bir yer seçtik böyle güneşin gözümüze gözümüze girdiği fekat şöyleki tam da kulisin yanı olması sebebiyle gıkımızı çıkarmadan hanım hanım oturduk. bu kulis dediğim mekanın bir de ağaçlık bahçesi falan var baktım altına kurulmuş çilekeşin elemanları, şöyle bir bakayım diye eğilirkene cumhurla göz göze geldik tanıdı kalktı geldi. adam demir parmaklıkların ardında ben diğer taraftayım napıyorsun, nediyorsun iki lafladık adam hiç buyur etmeden çekti gitti. benim yüzümde alacalı morlu izler belirdi gittim oturdum yerime. köpük köpük köpürüyorum, homurdanıp duruyorum. derken seçil sevgilisini almak üzere ayrıldı yanımdan, sonra seçilin arkadaşının telefonu çaldı o da gitti sonra tanıştırılmadığım geri kalan birkaç kişi de... ben camış boku gibi kaldım orada söylemesi ayıp, mal mal oturuyorum bir başıma. arada cumhura göz ucuyla bakıp sövüyorum tabi neyse oturduğum yer de duvar bu arada. elemanın biri geldi 'dolanıp aşağıya gelir misin?' dedi 'hım? ney? nasıl? niye? gibi bişeyler geveledim ' 'çantanı da alıp gelir misin sen?' dedi ben de noluyoruz nan diyerek toparlandım indim. eleman kendini tanıştırdı, beni o kulisin bahçesine götürdüüü. çok can sıkıcı kasınç hadiseler olsa da bunlar kulisin cazibesine kapılıp gıkımı çıkarmadan oturdum. seçile mesaj attım yanıma gelmesi için, onlar da yemeğe gitmişler meğersem tabi bunun konumuzla çok da bir bağlantısı yok. bu eleman dedi markete gidicem gelir misin benimle olur dedim hem bu kıyağın karşılığı olarak ne bekliyor az buçuk tartararım, tanırım biraz. gayet normal gittik geldik hiçbir sıkıntı çıkmadı, rahatsız edici hiçbirşey yapmadı. kulisin bakçesine döndüğümüzde çilekeşin çıkmasını beklerken bizi çıkarttılar, kimse kalmayacak burada falan filan. benim surat sirke satıyor tabi daha sonra bi arkadaşı aracılığıyla girmeyi başardık bu arada da seçiller de ayrıldılar bizden ayakta durmak istemediklerinden elemanla kaldım öyle sap gibi. neyse sürekli tartıyorum ben bunu aramıza 1 metre mesafe koyuyorum falan. kulisin bahçesi dediğim yer iki kısımdan oluşuyor gruptakilerin akrabalarının bulunduğu VIP kısmı var bide yanda oraya almadılar bizi yan taraftan seyrediyoruz çilekeşi, sen kalk alkolün etkisiyle kendinde malkoçoğlu cesareti bul, tut elimi! anam dumur oldum bianda sevgilim olsana dedi ama ben açtım parmaklarımı 'napıyorsun sen lütfen bırakır mısın elimi rahatsız oluyorum...' falan diye başladım. ulan öyle bir niyetim olsa sokulurum dimi sana sen nereden buluyorsun kendinde o cesareti! kafam iyi olsaydı boşta olan diğer elimle kapatırdım birtane! ne hallere düşüyorum ben bu adamların (KURBAN) bokuna diye söyleniyorum. o kadar konuşmaya bıraktı tabi çocuk elimi. bu sefer başladı ' ben salağım, eşşeklik ettimlere'. dedim ne saçma iş bu yani kaç saat oldu tanışalı nasıl cesaret edersin böyle birşeye sen, öyle bir niyetim yok benim tamam çok teşekkür ederim kulise aldın falan ama karşılığında böyle bişey beklememelisin benden... (bendeki de nasıl pişkinlik ama adamın ilgisini çekmemiş olsam niye öyle bir davette bulunsun!) neyse konuştuk öyle epey bi sağolsun çilekeş ziyafetimin de pohunu çıkardı böylelikle. mutlu diye sevimli bir kızcağız geldi bu çocuğun arkadaşı içeriden tanıdığı varmış KURBAN çıkmadan VIP tarafına geçtik. Bir süre sonra Burak çıktı 'aa girebildin mi bende seni düşünüyorsum naptı acaba diye?' dedi benim ağzım kulaklarıma çıktı tabi ayak üstü muhabbet ettik yine baya bi ama nasıl keyifliyim espri falan yapıyorum burak katıla katıla gülüyor onun gülüşüne ben iyice gülüyorum öyle bir döngü içinde ilerliyor muhabbetimiz. hatta bir ara yapacağı işlerden bahsetti geleceği sağlama almak için müziğin yanında mesleğine yönelik şeyler (marmara endüstriyel tasarım mezunu kendileri) arkadaşımın mekanının duvarına resimler çizicez dedi hatta haber veririm bakmaya gelirsin dedi ben bir daha mest. sonra seyirciler bi çoştu bağırıştılar 'çıkıyoruz heralde' dedi burak başarılar diledim gitti falan. denize heç pas vermiyorum ama yokmuş gibi davranıyorum sanki çok bitarafında adamın da benimle konuşmak için göbeği çatlıyor orada. neyse çıktılar sahneye bir süre VIP kısmından izledim daha sonra sahnenin yanına gittim, sahneye çıktıkları merdivenden izliyorum konseri burak dönüyor şebeklik yapıyor arada fotoğraf çekiyorum videoya alıyorum bende. neyse öyle bi çoşkunluk içinde soluksuz izledim konseri Deniz Yılmaz benim için eski anlamını yitirmiş olsa da aşırı sağlam bir anatomiye sahipmiş inkar edemem şimdi bunu! hadisenin eurovisiondaki taklalar atarak gelen dansçısının sırt kasları halt etmiş yanında valla o derece. hayretim şaştı, çok taktir ettim yeminlen.
o değil de sen sıkılmadın mı yaa bunları okumaktan? :D yetsin bu kadar yaa daha konser sonrası var da bu kadar şeyi okuduktan sonra zannetmiyorum onu da merak edeceğini :)

0 fikir fıtlatımında bulunulmuş: