20100412


okuldan döndüm. evimin merdivenlerini iniyorum birer ikişer. ilk defa apartmanın ışığını yakmayı unuttum (adımı hala hatırlıyorum) o sebeple temkinliyim. son basamakta duraksadım. evimin kapısının önünde poşetimsi, paketimsi bir şey var sanki.
karanlık. gözlerimi kısıyorum ama seçemiyorum. son basamağı inip hemen uzandım ışığa. kafam yerde, gözlerim kapının önünde.

çiçek mi?

kapının önüne bırakılmış beyaz gelinliği ile bir buket papatya...

ayakkabılarımı çözmedim. hatta kapıyı dahi açmadım. müzik çalarımı cebime tıkıştırırken üzerine iliştirilmiş olması muhtemel notu aradım.
ayakkabılarımı çözerken ağzımla üzerindeki toplu iğeyi söktüm ve el çabukluğu ile zarfı açtım.

''Papatya'ları seveceğini düşündüm XXX''

çok ince bir davranış. çok çok kibar, hoş bir jest.
ender rastlanan türde bir XY kromozomu.
bir erkekten aldığım ilk çiçek. (evet daha önce kızlardan almıştım hep. ince fikirli oluyoruz genelde biz)
ve evet papatya en sevdiğim çiçek.

mutluluktan ölmem gerekirken, sevinemedim.
kalp atışlarımdan başka bir şey duyamaz hale gelmem gerekirken içimdeki sancı ile yüzleşmek zorunda kaldım.

şimdi;
notun bulunduğu zarfı çiçeğin sarılı olduğu kağıda sabitleyen o iğne...
iyilik yaptığını sanıyor zarfa. kağıda tutunsun düşmesin diye orada o.
fakat zarfı iki yerinden delmiş. farkettin mi bunu?

ne demek istediğimi anlayacağını düşünüyorum.

üzgünüm...

0 fikir fıtlatımında bulunulmuş: