20090313

gökhan


çok tesadüfi, hiç beklemediğim bir anda girdi hayatıma. ne o sordu ne ben izin verdim. birkaç günde öyle bir yer açtım ki hayatımda ona, o da açtı. ne yaşadıysa bugüne kadar neyden canı yandıysa hepsini anlattı. hayatımdaki o kocaman boşluk sanki onunla dolmalıymış bugüne kadar. yok öyle birşey aslına bakılırsa. yani hayalci bir yaklaşım bu ama şuanda ihtiyacım bu şekilde düşünmek. doğru veya yanlış. flörtleşiyor muyuz onu bile bilmiyorum mantıklı düşünürsek ama sabahtan akşama kadar vaktinin çok büyük bir kısmını bana ayırması hoşuma gidiyor. lafların arasına hıphızlı iltifatlar karıştırması, beni güldürmek için sekiz takla atması, pür dikkat beni dinleyip çok can alıcı sorular sorması ve hepsi bir yana bana her konuşmamızda çok fazla şey daha katması hoşuma gidiyor.
bilindiği üzere etiketlenecek yer arayan ve beklediği süre zarfında hacimce büyüyen bir aşk var şuanda içimde biryerlerde. ama üzülmek istemiyorum. zaten ruh halim darmadağınık son birkaç gündür. kendimi toplamaya çalışmayayım. o sebeple karşıdan çok bariz bir sinyal gelmediği sürece içimde büyümesine izin verme kararındayım. etiketlemiyorum yani henüz.
duman grubu bana hitap etmez pek. hiç etmemişti yada. dünden önceki gün (yada ondan önceki gün tam olarak bilmiyorum birkaç gündür gece gündüz kavramımı yitirdiğimden) gökhan pat diye dumanın dibine kadar şarkısını dinle hemen dedi. duman pek sevmem ben aslında kem küm yaptıma ama bu şekilde bir aciliyetle söyleyince merakımdan da açtım şarkıyı. ve şuanda beni en iyi anlatan şarkı diyebilirim.

'...şarkıya türküye lanet olsun, anlayamadın ya! ama anladı, o beni anladı! dibine kadar!...'

nasıl bir içtenlikle söylüyorum bunu. ve bu kadar da cuk oturur mu diyorum. sadece denizin kabiliyeti değilmiş demekki içimi okumak.!

bu anlayamayan da belli, anlayan da.
umarım anlayan sonsuza kadar anlamaya devam eder. anlamayan da anlamayan fakat benim için çok özel olan insan olarak kalır.

0 fikir fıtlatımında bulunulmuş: