20091102

sadece bir 'hayal'



kaç kişinin yıllar boyunca soyut olduğunu düşündüğü, en yalın en kalbi duygularıyla süslediği, tek bir saniye olsun aklından silemediği bir düşü vardır?

geçmişe dair en keskin hatırladığı böylesine süregelen, fakat sürekli İMKANSIZ OLMA hissiyatının arkasına gizlenmiş o şahsi mükemmeliyetlerinin düşü...

hep hayal olarak kalacağı için sürekli onu yok etme duygusuna sahip olup, kimi zaman bunun için çabalayıp, en derinlerinde çok kocaman yaralar açıldığında delicesine bir umutla o hayale daha da bağlanırsın ya... tüm bunları yaşamış biri yeniden hepsini hatırlayıp duygularının en yoğun haliyle anlatsın şimdi bana. herşeyi.

hiç onun olmamış bir hayal olmalı bu. hep içinde beslediği, büyütüp yücelttiği fakat hiçbir zaman sahip olamadığı, inatla hiç ama hiç hayal etmekten de vazgeçmediği türden...

aşkla meşkle sınırlandırmayın bu hayali. oxford'da eğitim görmek, ne bileyim niyorkta garajında son model ferrarisi duran bir villada trilyoner olarak yaşamak gibi, bu tarz olma olasılığı bir hayli güç hayallerden bahsediyorum. pek tabi sizinkini bilemeyeceğim.

işte kimi zaman yakını olarak gördüğü insanlarla paylaştığı, fakat onlar için de bir hayalden öteye geçmediği için ciddiye alınıyormuş gibi gösterilip o beyinlerde 'çocukca' damgasının vurulduğu insanın o güzelim hayali.

hani insanların çok komik platonik aşkları vardır. karşı tarafın hiç s.kinde değildir, paşalar gibi keyfine bakıyordur ama sen hayvan gibi seversin, her an her saniye bahseder durursun, ağlarsın, zırlarsın...
bu insanlar takdir görür teselli edilir 'aman ne saçma şey canım' denmez. o 'aşk acısı çekiyor' olur. peki ya seni hiç tanımayan birine öyle delicesine bağlanmış olmak neden daha aşağılıktır o saçma platonik aşktan? ne reddedilme vardır içinde, ne aldatılma, ne adam yerine konmayıp önemsenmeme. o çocukcadır da platonik bağımlılık olgunca mıdır? seni önemsemeyen birine kul köle olmak normaldir de henüz seni tanıma fırsatı bulmamış birine kapılmak akıl karı değil midir.

ben var bilmemek sizin mantığınızı!
bir de siz var düşünmemek bunların hiç birini daha önceden ki bu en acı olanı.

neyse ben 'SİZ'i geçtim dostlar. epey oldu 'SİZ'i geçeli.

ben o oldurulmaz, çocukça, tamamiyle hayal ürünü olan hayalimi gerçekleştirdim. ve çok ilginçtir ki hala hata yapma korkum, o tatlı hayale ulaşabilmişliğin huzurunu mutluluğunu gölgeliyor.

şu andan itibaren kaygılanmayı bırakıyorum. ne olursa olsun benim o akla mantığa sığmayan hayalimi gerçekleştirmiş olmamın verdiği hazzı gölgeleyemez zaten. bundan gayrı 'asla yıkamayacağım kesin tabularım' dışındaki mutluluğa çıkabilecek her yolu zorlayacağım. (Bknz: 'asla yıkamayacağım kesin tabular' kimi zaman mutluluğu engeller lakin yıkılması halinde mutluluğun engellenme olasılığı daha yüksek olduğundan riske atılmaz)

bu yazıdan alacağımız ders; hiç bir şey ama hiç bir şey hayal değildir. eğer tüm kalbinle haykırmayı bilirsen elbet birileri bir gün duyar ve bir sürü ilginç tesadüfle, artık senin çabalamana bile gerek bırakmadan altın tepside sunar önüne. gerisini şekillendirmek sana kalmış tabi.

'bu yazıdan alacağımız ders'ten çıkaracağımız kıssadan hisse; mucize diye bir şey vardır arkadaşım. ister inaaaan ister inanma.

NOT: bu hayattaki tek gayem, tek emelim yukarıda bahsettiğim şeyden ibaret değil tabiki. gayret göstererek başarabileceğin imkansızlıkta olanları da var ki çok büyük bir kısmını başarmış olmaktan dolayı ayrıca mutluyum.

NOT2: bu yazı epey bir uzadı sakız oldu. bir kaç satır daha eklenirse hafiften damakta kabak tadı zerrecikleri oluşturmaya başlayacak.

HAYALİNİZ BOL OLSUN DOSTLAR...

0 fikir fıtlatımında bulunulmuş: