20100111

aşk mı?


ben hiç aşık olmadım.
güzel duygular hissettim evet zamanında. ama güzel duygulardı yalnızca. yalnızca tutkuydu onlar.
elimi ilk tutan adamı elimi tuttuğu için sevdim. ayrıldığımızda elimi tutacak kimsem olmayacağı için ağladım. yaşadıklarımıza aşık oldum, yaşadıklarımızı unuttum.

hiç bir giden benden bir parça götüremedi yanında. hiç biri benden bir parça koparacak kadar güçlü ve büyük değillerdi çünkü. sadece alışkanlıklarımı alabildiler. onlarla vedalaşması da çok zor olmadı, çünkü hepsi 3 4 haftalık alışkanlıklardı.

ben de kimseden bir parça götürmedim. onlardan alabileceğimin en büyüğünü aldım zaten. 'ben'i götürdüm. kimisi gideceğimi söylediğimde farketti hayatından neyin eksileceğini, kimisi bir müddet sonra anladı neyin eksildiğini. ama istisnasız her biri fakettiler giden 'ben'i ve istisnasız geri istediler.

sabırla bekleyenler oldu bir de. sevip de söylemeyenler, söyleyip de 'belki'lerle yaşayanlar oldu. kimisi alkolün dozunu kaçırıp hastanelik oldu başında bekledim benim hiç bir hatam olmamış olsa da, kimisi sabahlara kadar yağmurun altında bekledi, komşulara anlattı derdini. 'belki'leri olanlara hiç umut vermedim, bu yüzden hiç üzmedim onları. hiç birinin bana nefretle baktığını görmedim. aşkları sevgileri bitse de hep özel oldum onlar için.

yıllarca 'kusursuz adam'ı yarattım kafamda. onu aradım, onu bekledim. bir iki defa beklemekten yorulup bir başkasıyla mutlu olmayı denedim. tabi ki kısacık sürdü. bir süre önce farkettim ki 'kusursuz adam' yokmuş. yalnızca 'ilişkiyi kusursuzlaştıran adam' varmış. ilişkinin olmazsa olmazlarını mükemmellikle yerine getiren adam olabilirmiş sadece. 'kusursuz adam' kendini kandırmacaymış.

o adam da tabiki kusur işler, kimi zaman farkında olmadan incitir seni ama ilişkinin olmazsa olmazlarını 'sevgi'nin olmazsa olmazlarını mükemmel yapar. öyle bağlar, öyle aşık eder seni kendine. o mükemmelliğiyle örter sana göre kusur sayılan kısımları.

belki çoğu insan gibi bir düzine ilişki yaşamadım kendi doğrularım doğrultusunda, ama ne yaşıyorlarsa onlarla beraber yaşadım. her iki tarafında hatasını görebilen taraf oldum bu tarafsızlığımla. hep prensip edindiğim gibi; hata yapan taraf olmak yerine başkalarının hatalarını görerek doğruları buldum. hayatın her kulvarında bu felsefe sayesinde 'çok yaşamış'ların nasihat almak istedikleri biri oldum.
yanlış anlaşılmasın bununla gurur duymuyorum. elbet birebir içinde olmadığım için kaçırdığım güzellikler de oldu. yaşanılan hiç bir acıyı onlar kadar gerçek hissedemedim belki dışarıdan. ama o güzellikleri yakalamanın yollarını, tüm o acılardan uzak kalma yöntemlerini öğrendim.

artık aşık olma sırası bende diye düşünüyorum...

4 fikir fıtlatımında bulunulmuş:

cemo | 11 Ocak 2010 16:34

Boşver aşık olma sakın öyle bir deliliğe bulaşma aşk sadece acı veriyor insana.Mutluluğu 1 saat sonra unutuyorsun ama acısı 40 gün geçmiyor.

ben | 11 Ocak 2010 20:05

cemo- denize girmezsen yüzmeyi öğrenemezsin. eğer yeteri kadar istersen, çabalarsan yüzmeyi başarırsın ve ölene dek unutmayacağın özgürlüğün olur yüzmek. eğer yapamayacağına inanırsan, inanmadan çabalarsan suyun üzerinde kalmak yerine daha çok batırırsın kendini ve boğulursun.
her su aynı değildir. tuzlu su, tatlı sudan daha çok kaldırır seni. bunun ayrımını da iyi yapmalısın her şeyden önce.

ben | 11 Ocak 2010 20:10
Bu yorum yazar tarafından silindi.
cemo | 12 Ocak 2010 02:06

Benimkisi bir tavsiye :)))