20091203

kırmızı balon



küçük bir kız çocuğu varmış. her çocuk gibi oyuncakları çok severmiş. oyuncakçı dükkanlarının önünden geçerken saatlerce seyredermiş vitrinini. o çok cafcaflı, albenisi bol olan oyuncakları... kimisi pahalı, kimisi ucuzmuş. ucuz olanlardan birini almak istermiş hep ama bakarmış ki diğer pahalı, güzel oyuncaklar kadar eğlendirmeyecek onu vazgeçermiş almaktan. paramı biraz daha biriktireyim o en güzellerinden alayım dermiş kendi kendine.

çocuk yuvasına gitme yaşı gelmiş. annesi kaydını yaptırmadan önce gidip önce bir ziyaret etmek istemiş yuvayı. hep yuvaya gidebilecek kadar büyük olmak istediğinden son derece heyecanlıymış. koşar adım girmiş yuvaya. yuvadaki çocukların hepsinin elinde birer tane oyuncak varmış hatta kimisinde bir kaç tane. bir kaç tane oyuncağı olan çocukların oyuncakları o çok pahalı olanlardan değilmiş. ama pahalı oyuncakları olanlar da varmış. pahalı oyuncağı olan çocukların çoğu çok sert davranıyormuş oyuncağına. üzülmüş küçük kız. o oyuncağa kendisi sahip olsa asla o kadar haşin davranmayacağını düşünmüş. ama onun yokmuş işte.

yuvadan ayrılırken bir parça burukmuş küçük kız. oyuncağı olmadığı için. oyuncağı daha önce de hiç olmamış ama yuva ziyaretinden sonra her şey değişmiş. çocuk yuvasına giden herkesin bir oyuncağının olduğunu annesi söylemiş daha önce ona ama o oradan biriyleriyle arkadaş olabileceğini ve oyuncağının yokluğunu pek de o kadar hissetmeyeceğini düşünmüş hep. yuvadaki diğer çocukları gördüğünde değişmiş fikri. çocukların hepsinin de kendisi gibi hiç oyuncağı olmamış olsa bile onlarla vakit geçirmekten o kadar da zevk almayacağını farketmiş. kendisinden farklı görünmüş hepsi gözüne. farklıymışlar da. çok farklı.

dudaklarını sallamış son derece karamsar duygular içerisinde bunları düşünerek kaldırımda ilerlerken yolun karşı tarafında parıl parıl parlayan kırmızı bir şey ilişmiş gözüne. uzakta olduğu için ne olduğunu net göremiyormuş. adımlarını sıklaştırmış. yürüdüğü kaldırım boyunca o kırmızı cisimle aynı hizaya gelinceye kadar gözlerini ondan hiç ayırmamış. aynı hizaya gelince ise onun ağacın dalına takılmış kırmızı bir uçan balon olduğunu farketmiş. oyuncağı olmadığı için tasalanırken ne de güzel tesadüfmüş o öyle. içindeki burukluk ve karamsarlığın da etkisiyle bir anda çılgınca ona sahip olma isteği sarmış minik bedenini. hem de parasından bir kuruş dahi kaybetmeden sahip olabileceği bir oyuncakmış bu güzel kırmızı balon onun için. hem daha önce o renkte o parlaklıkta bir balon görmemiş olması balonu daha çekici kılıyormuş.

kafasındaki bu delice istekle yanakları al al olmuş kırmızı balona bakarken bir anda kocaman bir sorununun olduğunu farketmiş. (hayır altını ıslatmamış tabiki) kırmızı balon karşı kaldırımdaki ağaçlardan birinin dalına takılıymış ve daha önce hiç karşıdan karşıya geçmemiş küçük kız. üstelik de böylesine büyük bir yoldan. ama istiyormuş o balonu. karşıdan karşıya geçmenin yollarını arayarak etrafına bakınırken kırmızı balonun farkında olan bir kaç çocuk ilişmiş gözüne. az evvel gördüğü buldukları bir sokak kedisinin kuyruğuna teneke bağlayarak eğlenen çocuklarmış bunlar. balona biraz uzak mesafede olmalarına rağmen onlar balonla aynı kaldırımdaymış fakat boyları küçük kızdan daha kısa görünüyomuş. kız balona ulaşamayacaklarını umudediyormuş. ama kırmızı balonunu diğer çocuklarla paylaşma fikri dahi balona sahip olma isteğini başlı başına bir hırsa dönüştürmüş. artık küçük kız için o balondan güzel bir oyuncak olamazmış.

kaldırım boyunca bir sağa bir sola koşmuş geçebileceği bir trafik ışığı bulma ümidiyle. o sırada biraz ileride kendisi için son derece dik ve yüksek merdivenleri olan bir üst geçit olduğunu farketmiş. etrafta trafik ışığı da olmadığına göre hiç tereddüt etmeden üst geçide doğru koşmuş. ilk bir kaç basamağı kolay çıkmış fakat o yüksek basamaklara çıkmak için çok efor sarfetmesi gerektiğinden her basamakta biraz daha tükeniyormuş bacaklarının kuvveti. basamaklar bitip üst geçitin köprü kısmına geldiğinde takatsiz bacaklarına, delicesine çarpan kalbine aldırış etmeden olanca gücüyle aşağıya inen merdivenlere doğru koşmuş. bir solukta uçarcasına inmiş merdivenleri. artık kırmızı balonla aynı kaldırımdaymış ve tam da tahmin ettiği gibi diğer çocuklar balona ulaşamıyorlarmış.

küçük kız balona doğru koşarken yüzüne doğru çılgınca bir esinti çarpmış ve o esintiyle balon takıldığı daldan kurtulup küçük kıza doğru savrulmuş. küçük kız ipinden tutmaya çabalarken kırmızı balon göğsüne sarılmış. kız balonun bu hareketini şaşkınlıkla karşılasa da kollarıyla sarmış balonu, daha da göğsüne bastırmış. balona doğru koşarken etrafındaki rengarenk oyuncaklar dizili hiç bir vitrini görmemiş. hiç bir oyuncağın fiyatına dahi bakmamış küçük kız. balonunun ipi elinde yüzünde kocaman bir tebessümle ilerlerken bir yandan da ayağı takılsa bile balonunun onu düşmekten kurtaracağını düşünüyormuş. tabi ya o bir uçan balonmuş sonuçta. her ayağı tökezlediğinde ipini daha da sıkı tutuyor daha da bağlanıyormuş balonuna.

bir süre balonuyla yürüdükten sonra onun içinin hava dolu olduğunu farketmiş. hiç beklemediği bir anda patlayabileceğini ve aslında o balondan daha dayanıklı ve eğlenceli oyuncakların da olabileceğini düşünmüş. bir müddet beklerse biraz daha para biriktirip öyle bir oyuncak alabilme umudunun olduğunu düşünmüş. hem belki annesi ona öyle bir oyuncak hediye edermiş. umut da olsa hayal de olsa düşünmüş. kırmızı balona sahip olduktan sonra, böyle yakından bakınca o kadar da parlak ve kusursuz değil miymiş yoksa? imkansızlıklarının farkında olduğundan o mu çok büyütmüş acaba? şöyle sert bir rüzgarda parmaklarının arasından kaçıp gider miymiş ki çok sevdiği kırmızı balonu? belki de kendisi bırakırmış sonunda ipini neden olmasınmış?

kırmızı balonuna kavuşmuş fakat bu iyi mi olmuş kötü mü bilmiyormuş küçük kız. kafasında binlerce soru ve düşünceyle kalakalmış...

2 fikir fıtlatımında bulunulmuş:

brakulla | 4 Aralık 2009 22:39

pek bir hoşuma gitti..

ben | 4 Aralık 2009 23:59

teşekkür ederim brakulla :)